Yazar: Umberto Eco
Sayfa Sayısı: 496
Değerlendirmem: 4/5
NEDEN BU KİTAP?
Goodreads’de katıldığım gruplardan birinin bu kitabı okumaya karar vermesiyle kitaptan haberdar oldum. Kitabın adının ve kapağımın ilgimi çekmesinin üzerine, bir de Umberto Eco’nun hiçbir kitabını okumadığımı fark edince hemen satın aldım.
KONUSU:
Umberto Eco’nun altıncı romanı olan Prag Mezarlığı romanın baş kahramanı olan Yüzbaşı Simone Simonini’nin kim olduğunu anlatma gayesiyle başlar. Hafızasını kaybetmiş olan Simonini, hayatını kolaylaştırmak için günlük tutmaya başlamıştır. Ne var ki, yan binada yaşayan Rahip Dalla Piccola da hafızasını kaybetmiştir. Ancak, Simonini’nin hayatına dair Simonini’nin hatırlayamadığı pek çok şeyi Rahip hatırlamaktadır. Yoksa Simonini ve Dalla Piccola aynı kişi midir? Yoksa okuduklarımız Simonini’nin Rahip Dalla Piccola’ya yaptığı bir günah çıkarmadan mı ibarettir? Yanıtı merak ediyorsanız romanı okumanız gerekiyor.
Kitap aslında üç ana bölümden oluşmaktadır: Simonini’nin günlüğü, Dalla Piccola’nın günlüğü ve Umberto Eco’nun anlatıcı rolünü üstlendiği bölümler. Kitabın merkezinde Simonini, Siyon Bilgelerinin Protokolleri’ni (20. Yüzyılın başlarında yazıldığı ve Yahudilerin dünya hakimiyetini ele geçirmeyi planladıklarını anlattığı iddia edilen belgeler) yazan kişi olarak yer almaktadır (Hitler’in kitabı Kavgam’da da bu belgelerden bahsedilmektedir).
YORUMUM:
Prag Mezarlığı 19. Yüzyıla ait komplo teorilerini (Dreyfus Olayı’ndan Siyon Bilgelerinin Protokolleri’nin oluşumuna, İtalya’nın Birleşmesi’nden Fransa-Prusya Savaşı’na) ortaya koymaktadır. Kitap boyunca Simonini’nin nefret dolu konuşmalarını okurken, aralarda Alexander Dumas, Sigmund Freud gibi tanıdık isimlerle de karşılaşıyoruz. Umberto Eco’nun yazım derinliğine ve olay kurgusunun zenginliğine ayak uydurabilmek için zaman zaman romanda bahsedilen olayları internetten arama ihtiyacı hissettim. Bu açıdan benim için oldukça öğretici bir kitap oldu.
Romanda benim için en zorlayıcı kısmı, olaylar ilerledikçe romana pek çok karakterin dahil olması ve roman boyunca zamanda ileri-geri gittiğimiz için bu karakterleri ve birbirleriyle bağlantılarını akılda tutma konusunda zorlanmam oldu. Romanın sonunda günlüklerde anlatılan olaylar ile karakterleri birbirlerine bağlamamıza yardımcı olacak bir tablo var ama bana pek yardımı dokunmadı. Hatta bazen bu tablo kafamı daha da çok karıştırdı. Esasen Umberto Eco’nun aynı anda pek çok konudan (İtalyan Milli Birliğinin Kurulması, Paris Komünü ve Yahudilik karşıtı söylemler), bahsetmeye çalıştığını düşünüyorum. Bence bu da Seda ve Elif gibi pek çok okurun kitabı yarıda bırakmasına neden olmuş.
Anlatılan hikayenin ilk kısımlarının Torino’da geçmesi başlarda kitaba olan ilgimi iyice arttırdı. Sonrasında da olay örgüsü bir şekilde beni içine çekti ve kitabı severek okudum, bitirdim. Pek çok kişi Umberto Eco kitaplarını okumanın kolay olmadığını söylüyor. Bu benim ilk Eco kitabımdı ve konusunu beğendim.
İngiliz gazetesi The Guardian’ın Umberto Eco ile yaptığı bir röportajda, Eco, Prag Mezarlığı’nın Dan Brown kitaplarını sevecek kadar kitap zevki kötü olan okurlara hitap etmesini istediğini belirtmiş. Öyleyse, bu kitap size hitap ediyor mu? Ona da siz karar verin :)
Selam pinuccia, geçenlerde Joanne Harris kitaplarıyla ilgili yakınmıştınız satılmışlar diye. Sitede tekrar gezerken rastladım kitaplara, hala satıştalar, haber vermek istedim.
ReplyDeletehttp://www.okuoku.com/kitap/bes-dilim-portakal-joanne-harris-18477.html
http://www.okuoku.com/kitap/lolipop-pabuclar-joanne-harris-18856.html
Çoook teşekkürler.
Delete