Nov 27, 2013

Misafir Yayını: Bahar'dan "Bir Ada Hikayesi" Yorumu

Yazar Ayları'nda Yaşar Kemal kitapları okunup yorumlanmaya devam ederken, ben kendisiyle aşık atamayacağımı bile bile aynı yola baş koymuş ama yolun yarısını bile görememişken müdavimlerimizden Bahar Yaşar Kemal'in "Bir Ada Hikayesi" dörtlemesini (evet evet dört kitabı birden) okuyup bitirdi ve hayatının en uzun yorumunu bile yazdı :) Ben aynı serinin ikinci kitabını yarılayabildim bu arada. İşte size Bahar'dan "Bir Ada Hikayesi" yorumu:
Bir Ada Hikayesi’nin üç kitabını ilk çıktığı zaman (Ağustos 2002 - Ocak 2003 dönemi) okumuştum ve "dördüncü kitabı da çıksa bir an önce" diye beklediğimi hatırlıyorum. Son kitabı alınca ilk kitapları pek hatırlamadığım için hepsini yeniden okuyayım dedim ve kısmet hem Yazar Ayları'na hem de Okuma Şenliğineymiş. Ben Yaşar Kemal’i (özellikle İnce Memed’leri) tekrar  tekrar okumaya bayılırım. İnce Memed’i şimdiye kadar 3 kere okudum.

İlk Yaşar Kemal ile tanışmam geldi bu arada aklıma. Eskiden evlerde televizyon yokken babam işten gelince hemen yemek yenir eğer misafirliğe gidilmez ya da misafir gelmez ise  kitap okunurdu. Ama öyle herkes ayrı ayrı kitap okumazdı. Birisi okur diğerleri dinler, yorulunca yanındakine verirdi. Benim heceleye heceleye okumama bile büyük sabır gösterilirdi. Yaşar Kemal’in çıkan bütün kitapları alınırdı. Okumayı sevmem ve alışkanlık haline gelmesi o günlerden kalmadır. Rahmetli babam sanırım kendisi de bir işçi olduğu için pek severdi Yaşar Kemal okumayı.

Bu arada yazma konusunda kendimi aştım galiba. Geçen aylarda en fazla on cümle yazmışımdır. Pınar, bu kadar yazmışken Okuma Şenliğinde sana çektirdiklerimden bahsetmek istiyorum. Önce "Ne zaman başlayacak?" diye kapını aşındırdım, sonra "Kategoriler ne olacak?" diye odana gidip geldim. Sonra sen yoğun bir iş temposundayken “Bu kitap olur mu, bunu şu kategoriye kabul eder misin?” diye odana daldım. Bunlarda yetmedi. Akşamları evden sana ulaştım. Sonra defalarca bloguna yazılar yazdım ama sana ulaştırmayı beceremedim. Bir de bunun için başını ağrıttım. Çok sabırlıydın çok. (Bu arada bilmeyen diğer blog sakinlerine kendisinin iş yerinde müdürüm olduğunu söylemek istiyorum).

Gelelim kitap yorumuma: İkinci okumamda da ilk 2 kitabı beğenerek, severek, yaşayarak okudum. Hatta bu aralar biraz diyete başlamama rağmen canım balık, meyve, habire bişeyler yemek  istedi. Balık kokusu hep burnumdaydı. O kadar Ada’yı yaşadım. Üçüncü kitapta tekrarlar beni sıkmaya başladı. Son kitaptaki tekrarlar ve kopukluklar iyice belirgindi. Belirtmek istediğim başka bir konu ise; anne tarafım Girit göçmenidir ve bütün mübadele romanları, o yıllar, o yıllarda yaşananlar ilgimi çeker. Yaşananları hissederek okudum...

No comments :

Post a Comment