Kış Okuma Şenliği 2013 | Pinuccia'nın Okuma Listesi

İtiraf ediyorum geçen şenlikte bu kadar keyif almamıştım kitaplarımı seçerken. Daha doğrusu şenliği duyurmadan kitaplarımı belirlemiştim zaten. Bu nedenle sizler listelerinizi oluşturup paylaşırken aynı heyecanı paylaşamamıştım. Bu sefer öyle yapmadım. Kategorileri belirlerken bir an bile düşünmedim hangi kategori için ne okurum diye. Şenliğin ilk günlerinde sizler kitaplarınızı belirleyip paylaşırken de hem hafta içi iş yoğunluğumdan hem de olan tüm vaktimi katılımcı listelerini güncellemekte harcadığımdan benim liste bugüne kaldı. Bazı kategorilerde çok düşündüm, bazılarında hiç. İşte seçtiğim kitaplar ve her birinin seçilme hikayesi:

1. Kategori (10 puan): Altın Kitaplar Yayınevin'den çıkan bir kitap okuyanlara.
Aslında bu benim için en kolay kategori olacaktı. Çünkü kütüphanemde bekleyen bir sürü kitap var bu kategoriye uyan ama seçmesi o kadar zor oldu ki. O mu bu mu derken iki kitap belirledim. İlki sağda resmini de gördüğünüz Altın Kitaplar Yayınevi'nin bu ay düzenlenen TÜYAP Kitap Fuarı sırasında satışa çıkardığı Jeni Grossman'ın Kayıp Parça isimli kitabı (382 sayfa). Bu kitabı şu an okuyurum. Geçen şenlikte kategorileri tamamlayamadım ama olur da bu sefer başarır ve hatta vakit arttırırsam bu kitabı Stephen King'in 816 sayfalık 22/11/63'ü ile değiştirerek toplam sayfa sayımı artırmayı hedefliyorum.

2. Kategori (10 puan):Kütüphaneden ödünç alınmış veya sahaftan satın alınmış bir kitap okuyanlara.
Benim için bu kategoride çok kolay olmalıydı aslında. Sahafları ve nadirkitap'ı seven birisi olarak kütüphanemden okunmamış sahaf kitabı hiç eksik olmaz ama seçenek çok olunca önceliklendirmek o kadar zor ki. Bu kategoride faydacı bir yaklaşım izleyerek, 2014 Ocak ayında blogumun diğer bir etkinliği olan Yazar Ayları'nda Fakir Baykurt okuyacağımızı dikkate alarak ustanın 1970 yılında Remzi Kitabevi'nden çıkan, 1970 TRT Ödülü'nü kazanmış Tırpan isimli romanını okumaya karar verdim. Fakir Baykurt'tan daha önce Kaplumbağalar ve Kara Ahmet Destanı'nı okudum. İkisini de çok sevmiştim. Bu romanı da beğeneceğimden eminim. Tabii bu kitabı Ocak ayında okuyacağım.

3. Kategori (10 puan): Adında bir hayvan adı olan bir kitap okuyanlara.
Bu kategori için elimde uyan ne tip kitaplar var diye kütüphaneme bir baktım ki derya deniz. E tabii açgözlülük yapıp okuduğumdan çok daha hızlı kitap satın alırsam böyle olması doğal. Hatta bu kategoride de elimde birden fazla kitap olduğunu görünce rahatladım. Dedim şenlik süper olacak. Yeni kitap almadan elimdeki kitaplardan okuyarak okunacak kitap dağımı küçülteceğim. Geçen sene yurtdışında katıldığım bir okuma etkinliğinde (adında hayvan adı olan 5 kitap okumak gerekiyordu) epeydir kitaplarını merak ettiğim Kanadalı yazar Margaret Atwood'un Antilop ve Flurya isimli distopik romanını okumuştum ve çok sevmiştim. (Yorumum için buraya tıklayın lütfen). Sonrasında yazarın Türkçeye çevrilmiş bir kitabını daha satın almıştım ve bu kitabın adı da bu kategoriye uyuyordu: Kedi Gözü / Afa Yayınları / 468 sayfa.

4. Kategori (15 puan): 600 sayfadan uzun bir kitap okuyanlara.
Şenlik kategorilerini oluştururken bu kategoride ne okurum diye biraz düşünmüş ve hemen bir kitap belirleyip düşünmeyi bırakmıştım. Sonra bir baktım düşündüğüm kitap (Kurma Kız / Paolo Bacigalupi) 532 sayfaymış. Ben de epeydir ara verdiğim Robert Jordan'ın Zaman Çarkı serisine devam edeyim dedim. Serinin 4. kitabı olan Gölge Yükseliyor'un ilk kitabını geçen sene okumuştum. Devamını okuyayım dedim ve bu satırları yazarken şu an fark ettim ki sevgili okuyucu ikinci kitap sandığım kitap ilk kitapmış ve ikinci kitap kızkardeşimde. Bu nedenle son dakika kararıyla İvan Aleksandroviç Gonçarov'un Oblomov'unu okumaya karar verdim. (Halen listemdeki kitapların bu yazıyı yazarken değişmesinin şokunu yaşıyorum). Everest Yayınları'ndan çıkan bu kitap 598 sayfa ama kabul edersiniz herhalde :p

5. Kategori (15 puan): Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazarın bir kitabını okuyanlara.
José Saramago veya Gabriel Garcia Marquez okurum diye düşündüm önce ama iki hafta önce annemleri ziyaret etmek için İzmir'deydim ve lise-üniversite yıllarımdan İzmir'de kalan kitaplara bakarken Heinrich Böll'ün Babasız Evler isimli kitabına gözüm takıldı. Bu kitabı 1999 yılında almışım. Aldığımı da okuduğumu da hiç hatırlamıyorum. Tahminimce kitabı II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'yı anlatması nedeniyle almışımdır. Alman yazar Heinrich Böll'ün 1972 yılında Nobel Edebiyat Ödülü aldığını da görünce Saramago ve Marquez gibi tanıdık yazarlar yerine yeni bir yazardan bir kitap okumaya karar verdim. Can Yayınları'ndan çıkan Babasız Evler 302 sayfa.

6. Kategori ( 15 puan): Türk edebiyatında klasik kabul edilen bir yazarın bir kitabını okuyanlara.
Ne okumam gerektiğini bir dakika bile düşünmediğim kategori ve işte nedeni: Geçen sene Ankara'nın uyduruk olmamaya gayret eden ama katılımcı sayısı üzücü derecede az olan alternatif kitap fuarında (AKM'de düzenlenen değil de ATO'da düzenlenen) sevgili Settie ile buluşmuştuk. Benim yanımda epeydir Türkiye'de yaşayan, gayet güzel Türkçe konuşan ve bir Türk ile evli olan Amerikalı arkadaşım Leslie de vardı. Kitap alışverişi sonrası keyifli bir sohbet esnasında Leslie'nin Çehov'un öykülerini hem Rusça hem İngilizce hem de Türkçe okumasını ağzımız açık dinlerken konu nereden geldiyse Reşat Nuri'ye geldi. Settie Reşat Nuri'yi çok sevdiğini, Çalıkuşunu pek çok defa okuduğunu, Leslie de Çalıkuşu'nu severek okuduğunu söyleyince benim "Ben hiç Reşat Nuri okumadım ki" demem herkesin ağzını açık bıraktı. Ben bu utancımın ardından hemen Çalıkuşu'nu satın aldım ve halen okumadım. Bu kategoriye uyan daha güzel bir kitap olamazdı yani. İnkılâp Kitabevi'nden çıkan elimdeki baskı 541 sayfa.


7. Kategori (15 puan): Hiç okumadığınız bir ülke edebiyatından bir kitap okuyanlara.
Çok fazla araştırma yapmam gereken bir kategori olmadı bu kategori. Tahminen geçen sene yaptığım bir sahaf alışverişi sırasında Altın Kitaplar'dan çıkan eski kitaplara bakarken gözüm bu kitaba takılmıştı ve yazar André Brink'in Güney Afrikalı olduğunu görünce hemen almıştım kitabı. Okumak bu şenliğe kısmetmiş. Elimdeki kitabın bundan 30 yıl önce çıkan ilk baskısı ve 455 sayfa. Kitabın arka kapak yazısında André Brink'in "Uçurum" ve "Rüzgarda Bir An" isimli kitaplarının da Türkiye'de yayınlandığı ve yazarın 1980 Martin Luther King ödülünü aldığı yazıyor. Bu kitabı beğenirsem sahaflarda araştıracak yeni bir yazar bulmuş olacağım, ne güzel :)

8. Kategori (20 puan): Sinemaya uyarlanmış bir kitabı okuyup filmini izleyenlere.
Sinema sevdalısı bir aile olduğumuzdan ve evimizde dev bir film arşivi olduğundan bu kategoride kitap seçmem de kolay oldu. Geçen seneler içinde eşimin izlemek istediği pek çok kitaptan sinemaya uyarlanmış filmi "Ben daha onun kitabını okuyacağım, izleyemeyiz" bahanesiyle reddettim. Eşim bunların bir kısmını tek başına izledi, bir kısmında da kitabı okumamı beklemeye başladı. Frank Herbert'ın bilim kurgu serisinin ilk kitabı olan bu klasiği okumadığım için eşim çoook uzun süredir bu filmi izlemeyi erteliyor. Fırsat bu fırsat, kitabı okuyayım da filmleri izleyebilelim. 1965 yılında Nebula ödüllerinde en iyi roman dalında, 1966 yılında da Hugo ödüllerinde yine en iyi roman dalında ödül alan bu romanın benim elimdeki kopyası 2008 yılında Kabalcı Yayınevi'nden çıkmış ve ekler hariç 590 sayfa.

9. Kategori (20 puan): Adında kış mevsimine ilişkin bir sözcük olan veya konusunda kış teması olan bir kitap okuyanlara.
İşte beni en zorlayan kategorilerden biri. Elimde onlarca okunmamış kitap varken kaç gün boyunca bir şey uyduramadım bu kategoriye. Önce Margaret Atwood'un "The Year of the Flood" isimli kitabını adında "sel" sözcüğü geçiyor diye okuyayım dedim. Eşim sel esas baharda olur dedi, kabul etmedi. Sonra Jim Butcher'ın Dresden Günlükleri serisinin Fırtına Büyücüsü isimli kitabını okuyayım dedim. Bahar ve Beste'den muhalefet şerhi yedim. Bence Fırtına Günlükleri olurdu. Sonra kısa süreli bir depreseyona girdim. Kütüphanemi kurcalarken Kırmızı Kedi Yayınları'nın 2012 sonbahar kitap katalogunu buldum. Kataloga bakmaya başladığım an sanki hissettim aradığım kitabın oradan çıkacağını ve İtalya sevdalısı, Venedik'e yakın bir şehir olan Trieste'de bir sene yaşamış bendeniz "Venedik'te Kar" isimli kitabı görünce aradığım kitabı bulduğumu anladım. Adını, kapağını, yayınevini sevince konusuna bakmadan satın almaya karar verdim. Bakalım Nicolas Remin'in 355 sayfalık bu kitabını sevecek miyim?

10. Kategori (25 puan): Yasaklanmış bir kitap okuyanlara.
İnstagram'daki en tatlı ve aktif okuma (daha doğrusu paylaşım) gruplarından biri olan Kitap Ağacı'nın 11 Kasım'da Harper Lee'nin defalarca yasaklanan kitabını okuyacağını öğrenince zamanlamamız müthiş uyduğundan bu kategoride ne okuyacağıma hızlıca karar vermiş oldum. Kitap Ağacı'nın bir sonraki Ankara buluşmasına ben de katılmak istiyorum ve kitabım hazır. Evlilik yıldönümümüz olan 11 Kasım'da okunmaya başlanmayı bekliyor.

1961 yılında Pulitzer Ödülü'nü kazanan kitap 1930'ların Alabama'sında ırkçılığı ve eşitsizliği ele alıyor ve eleştiriyordu. İçeriğindeki ırkçılık ve küfür öğeleri nedeniyle uzunca bir süre yasaklandı. Ben bu kitabı lisede kütüphaneden alıp okuduğumu ve çok sevdiğimi hatırlamakla birlikte konusunu hiç anımsayamadığımdan Kitap Ağacı ile birlikte tekrar okumaya ve bu defa filmini de izlemeye karar verdim. Kitabımı da son İzmir seyahatim sırasında Sevgi Yolu'ndaki bir sahaftan satın aldım. Her ne kadar sol tarafta kitabın son baskısının resmini paylaşsam da elimdeki Altın Kitaplar Yayınevi'nden 1976 yılında çıkan, 395 sayfalık bir baskıya ait. Fotosuna buradan ulaşabilirsiniz.

11. Kategori ( 25 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında yazılmış bir kitap okuyanlara.
Yine hiç düşünmeden, evde eşimin kitaplarının arasından kolaylıkla bulabileceğimden emin olduğum bir kategoriydi bu. Evdeki alternatifler arasından seçtiğim kitap ise Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul'un Truva Yayınları'ndan ilk kez 2005 yılında çıkan, 240 sayfalık Atatürk'ten Hiç Yayınlanmamış Anılar kitabı oldu.
Yazarın adının ve soyadının aynı olması çok enteresan geldi. Yazarın babası Halil Nuri Yurdakul soyadı kanunu çıktığında, vatandaş olmadan daha öte bir anlam taşıyan bir soyadı seçmeye gayret etmiş ve vatana "kul olma"nın en yalın şekliyle ifade edildiği Yurdakul soyadını seçmiş. Sonrasında soyadına öyle bir bağlanmış ki oğlu olduğunda oğluna da Yurdakul ismini vermiş.

12. Kategori (25 puan): Yayınlanmış en az beş kitabı olan bir yazarın ilk kitabını okuyanlara.
Bu kategoride ne okuyacağımı düşünmeye pek vaktim olmadı. Zira bir hafta boyunca işte her fırsat bulduğumuzda vaktimizi bu kategoride Bahar'ın ne okuyabileceğini bulmaya adadık. "Onu okudun mu?" "Okudum", "Bunu okudun mu?" "Okudum". Düşün taşın. Neyse sonra o kendi kendine buldu ne okuyacağını da ben ona önerdiklerim arasından seçiverdim kendimin ne okuyacağını: Un Lun Dun isimli kitabını severek okuduğum China Miéville'in ilk romanı olan Kral Fare'yi okuyacağım. Kitap 2009 yılında Yordam Kitap'tan çıkmış ve 320 sayfa.

13. Kategori (25 puan): Bir biyografi veya otobiyografi okuyanlara.
Biyografi veya otobiyografi özellikle incelediğim ve okumaya gayret ettiğim bir kitap türü değil ama şimdiye kadar okuyup da sıkıldığım bir biyografi veya otobiyografi kitabı da olmadı. Bu kategoride neler okuyabilirim diye araştırdığımda ilkin dört biyografi kitabı arasında kararsız kaldım: Çerkes Ethem, Ruzi Nazar, Uğur Mumcu ve Aziz Nesin. Sonuçta tercihimi Hüseyin Aykol tarafından kaleme alınmış olan Özbek Türkü olup Türkiye'de 11 yıl CIA casusluğu yapan Ruzi Nazar'ın biyografisinden yana kullandım. Tabii bu kitabı da satın almam gerekti. Sürekli kütüphanemde okunmamış onlarca kitap var diyorum ama türü birbirine benzer veya aynı yazara ait o kadar çok kitap var ki... Farklı türde bir kitap arayınca kütüphanemdeki çeşitliliğin zayıf kaldığını da gördüm bu şenlik sayesinde.

14. Kategori (30 puan): Okuma yazmayı öğrendiğiniz yıl ilk kez yayınlanmış bir kitap okuyanlara.
İşte beni en çok zorlayan kategori. Vallahi uyan kitabı bulmak için o kadar vakit harcadım ki okuyup bitirdiğimde 30 puan kazanacağım için çok mutluyum. Ben 2 Kasım 1984'te okuma yazmayı öğrendim. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye merak edenleriniz olabilir. İlkokuldan üniversiteyi kazanana kadar çerçevelenmiş okuma yazma belgem odamın duvarında asılıydı. O belgeyi o kadar çok defa gördüm ki tarih beynime kazınmış artık. Bu arada okullarda okuma yazma belgesi veriyorlar mı halen? Gerçi çocuklar okula gitmeden öğrenmeyi de başarıyor artık.

Neyse gelelim kitap seçme macerama. Önce dedim ki sevdiğim yazarlardan (evde de bolca kitabı olanlardan) bulurum bir kitap ama gördüm ki ben okuma yazma öğrenme gayreti içindeyken pek çok usta o sene hiç kitap yayınlamamış: Robin Cook, Ursula K.Le Guin, Stephen King, Margaret Atwood. Yok yok yok. Türk bir yazardan bulayım dedim. Birkaç sevdiğim yazara baktım yok. Sonra araştırmaya devam ederken Mehmet Eroğlu'na rastladım. Mehmet Eroğlu hiç okumadığım gibi adını da duymadığım bir yazardı. Bir yerde yazarın ilk romanı olan Issızlığın Ortası'nın 1984'te yayınlandığını okuyunca çok mutlu oldum. Bir başka yerde kitabın 1979 Milliyet Roman Ödülü'nü okuyunca çöktüm. 1984'te ilk kez yayınlanmış bir kitap 5 sene önce nasıl ödül kazanabilirdi ki? Mehmet Eroğlu'nun kendi web sitesini bulmamla olay aydınlandı ve ben geçici çöküntümden kurtuldum. İşte bu cümle doğru kitabı seçtiğimi söylüyordu: "Mehmet Eroğlu'nun savaş karşıtı bu ilk romanının dikkat çekici diğer bir özelliği de 1979 Milliyet Roman Ödülünü kazanmasına karşın, 12 Mart'ın faşizan atmosferi nedeniyle ancak 1984'de, 5 yıllık bir gecikmenin ardından yayınlanabilmesidir."

15. Kategori (40 puan): Bir üçleme veya aynı seriden üç kitap okuyanlara.
Problematik bir kategori daha. Buradaki sıkıntı elimde çok fazla alternatif olmasıydı. Arada pek çok kez fikir değiştirsem de ilk ve son kararım aynı oldu. Önce elimde bu kategoriye uyan neler var diye baktım: Isaac Asimov'dan Vakıf, Ursula K.Le Guin'den Yerdeniz, Jim Butcher'dan Dresden Dosyaları, John Scalzi'den Yaşlı Adamın Savaşı, Kerstin Gier'den Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer, Barış Müstecaplıoğlu'ndan Perg Efsaneleri ve Yaşar Kemal'den Bir Ada Hikayesi dörtlemesi. Yaşar Kemal'in Yazar Ayları yazarımız olması ve ilk kitabını severek okuduğum bu serinin devamını da getirmek istemem ağır bastı. Üçleme değil, dörtleme okuyacağım ve çok uzun zamandır okunmayı bekleyen bu seriyi tamamlayacağım (Bu arada yandaki kolajı da buradan aldım).

İşte benim kitap seçme maceram. Umarım yazıyı sonuna kadar okuyabilenler çıkar. Sanırım 2 saati geçkin bir süredir bu yazıyla uğraşıyorum. Herkese keyifli okumalar...