Türkçe Adı: Boyalı Kuş
Yazar: Jerzy Kosiński (Polonya)
Çevirmen: Aydın Emeç
Sayfa Sayısı: 172
Yayınevi: E Yayınları (1991)
Türü: Kurgu
Değerlendirmem: %72 - Çok iyi
Ben bu kitabı okurken...: ... 15 sene önceki "ben"i hatırlamaya çalıştım.
NEDEN BU KİTAP?
Üniversite yıllarımda (o zaman erkek arkadaşım olan bugünkü eşim dahil) herkese hediye ettiğim bir kitaptı Boyalı Kuş. Ev taşıma sırasında kitaplarımızı kolilerken elime geçti tekrar. Konusunu hatırlayamadığımdan tekrar okumaya karar verdim. (Bu türde bir diğer kitap da Bülbülü Öldürmek’tir benim için. Lisede kütüphaneden ödünç alıp okumuş ve çok beğenmiştim ama hatırlayamıyorum yine. Püfff!)
KONUSU:
Yazar Jerzy Kosiński’nin hayatından izler taşıyan Boyalı Kuş henüz 6 yaşındayken bir Avrupa ülkesinde yahudi soykırımından kurtulsun diye ailesi tarafından taşraya gönderilen kara saçlı, kara kaşlı bir çocuğun sarı saçlı, mavi gözlü “üstün ırk” (!) köylülerinin arasında geçirdiği tüm acımasız olayların öyküsüdür.
DEĞERLENDİRMEM:
İkinci Dünya Savaşı ile ilgili tüm romanlar ilgimi çeker. Bu savaşa özel bir ilgim var. Boyalı Kuş da okuduğum İkinci Dünya Savaşı romanları arasında olayları en sert, en ağır romanlardan biri. Kesinlikle herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir roman değil bu roman. Kitaptaki tüm şiddete, tüm acımasızlığa hazır olarak bu romanı okumaya başlamanız lazım; yoksa sinir bozukluğundan yarı yolda kalma olasılığınız çok yüksek. Kitap hepi topu 172 sayfa ama hissedilen (olayların şiddetinden) bence çok daha uzun.
Olayların 1939 yılının sonbaharında başladığı Boyalı Kuş’ta Kosiński kendinden farklı olanlara karşı insanoğlunun gösterdiği tüm acımasızlığı çeşit çeşit insan psikolojisini alt üst edebilecek, utanılacak, tiksinilecek olaylarla okuyucuya sunuyor. O zamanın taşra toplum yapısını, köy halklarının bağnaz tabularını ortaya sererken, aykırı olmanın insanı nerelere sürükleyebileceğini anlatıyor. Yaşamın ve savaşın en aykırı taraflarını okumaya cesaretiniz varsa bu kitap size göre!
Romanı okumadan önce Jerzy Kosiński’nin hayatına bir göz atmak isteyebilirsiniz. Yazar, Boyalı Kuş yayınlanıp, yasaklanıp, otuzdan fazla dile çevrilip dünyaca kabul gören bir roman olduğu zaman yapılan bir ropörtajda romanı kendi hayatından esinlenip yazmadığını söylese de pek çok okur gibi ben de kendisine katılmıyorum. Bu yorumumum ardından kitabı merak edip de okuyan olursa bakalım bana katılacak mı?
İkinci Dünya Savaşı ile ilgili tüm romanlar ilgimi çeker. Bu savaşa özel bir ilgim var. Boyalı Kuş da okuduğum İkinci Dünya Savaşı romanları arasında olayları en sert, en ağır romanlardan biri. Kesinlikle herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir roman değil bu roman. Kitaptaki tüm şiddete, tüm acımasızlığa hazır olarak bu romanı okumaya başlamanız lazım; yoksa sinir bozukluğundan yarı yolda kalma olasılığınız çok yüksek. Kitap hepi topu 172 sayfa ama hissedilen (olayların şiddetinden) bence çok daha uzun.
Olayların 1939 yılının sonbaharında başladığı Boyalı Kuş’ta Kosiński kendinden farklı olanlara karşı insanoğlunun gösterdiği tüm acımasızlığı çeşit çeşit insan psikolojisini alt üst edebilecek, utanılacak, tiksinilecek olaylarla okuyucuya sunuyor. O zamanın taşra toplum yapısını, köy halklarının bağnaz tabularını ortaya sererken, aykırı olmanın insanı nerelere sürükleyebileceğini anlatıyor. Yaşamın ve savaşın en aykırı taraflarını okumaya cesaretiniz varsa bu kitap size göre!
Romanı okumadan önce Jerzy Kosiński’nin hayatına bir göz atmak isteyebilirsiniz. Yazar, Boyalı Kuş yayınlanıp, yasaklanıp, otuzdan fazla dile çevrilip dünyaca kabul gören bir roman olduğu zaman yapılan bir ropörtajda romanı kendi hayatından esinlenip yazmadığını söylese de pek çok okur gibi ben de kendisine katılmıyorum. Bu yorumumum ardından kitabı merak edip de okuyan olursa bakalım bana katılacak mı?
Bu kapağını ilk defa görüyorum ve çok etkileyici bir kapak.
ReplyDeleteOkumadığım halde sadece bu kapağa bakarak dehşete kapıldım.
Okumayı istediğim kitaplardan birisi.Okuyacağım sonra.Tanıtım için teşekkürler..
ReplyDeleteHııı *.* Çok hazin gibi sanki *.*
ReplyDeleteBen bunu çok kez duydum. Okumak istiyorum çok. Bir gün bir yerde karşılaşsak keşke...
Bunu ben de çok önceleri okumuştum, aynen kısa ama sert bir roman. Bazı sahneler var ki hala unutamadım, aklımda. Ayrıca yazarın hayatından bir şeyler taşıdığını düşünüyorum, hem hayat hikayesi benzer hem de yanlış hatırlamıyorsam yazar kafasına poşet bağlayarak intihar ediyordu, bir nevi daha dayanamadığı bir raddeye geldiğini düşünmüştüm o sıralar. Okuması zor olsa da okunması gerek diye düşünüyorum.
ReplyDelete