May 13, 2013

[Blog Tur] İnsan Sürümü: 0.4 - Mike Lancaster | Yazarla Söyleşi


Açıkçası belirtmem gerekir bu turumuzda incelediğimiz kitap olan İnsan Sürümü: 0.4'ün yazarı Mike Lancaster şimdiye kadar söyleşi yaptığımız veya yapma girişiminde bulunduğumuz yazarlar arasında bizimle doğrudan ve  gayet samimi bir şekilde görüşen ilk yazardı. Bu nedenle buradan da kendisine çoook teşekkür ediyoruz.


İNSAN SÜRÜMÜ: 0.4’ÜN YAZARI MIKE LANCASTER İLE SÖYLEŞİ

Kitap Oburları: Mike merhaba, öncelikle bizimle söyleşi yapmayı kabul ettiğin için teşekkürler.
Mike Lancaster: Sorular için esas ben teşekkür ederim. Haydi başlayalım hemen.

Kitap Oburları: Neden genç yetişkin kitapları?
Mike Lancaster: Bence genç yetişkin edebiyatı çocuk edebiyatı ile yetişkin edebiyatı arasındaki geçişi yumuşatan çok önemli bir edebi tür. Genç bir okuyucunun henüz oluşmakta olan okuma alışkanlıklarını doğrudan onunla konuşan öyküler aracılığıyla pekiştirmek çok ayrıcalıklı bir fırsat. Geçmişte “genç yetişkin” adı altında ayrı bir akım olmadığından gençlerin çocuk edebiyatından yetişkin edebiyatına geçişi çok rahat olmuyordu ve pek çok genç kendine hitap eden bir tür olmadığından okumayı bırakıyordu. Genç yetişkin türü bu kitleyi edebi dünyaya kazandırmak için çok önemli bir araç.

Kitap Oburları: Genç yetişkin türünde yazmanın en zor tarafı nedir?
Mike Lancaster: Genç yetişkin okurlar kötü kurgu ve karakter gördüklerinde doğrudan söylerler, yazarın bu şekilde sıyrılmasına izin vermezler. Ben gerçekten genç yetişkin okuyucuları doğal bir hedef kitle olarak görüyorum. Belki de benimde genç yetişkin çocuklarımın olması buna yardımcı oluyordur. Ayrıca sanırım ben de büyümeyi unuttum :)

Kitap Oburları: İlk kitabınız yayınlanmadan önce korkularınız oldu mu?
Mike Lancaster: Ne korkusu, çocukluk hayalim gerçek oldu. Sanırım bir gün bir kitap yazacağımı söylemeye başladığımda yedi yaşındaydım. Kitabım basılıp da bir oda dolusu genç yetişkinle kitabımı tartışmak üzere bir araya gelene kadar herhangi bir korku veya gerginlik hissetmedim.

Kitap Oburları: İnsan Sürümü:0.4’ü yazmaya başladığınızda nasıl bitireceğinizi biliyor muydunuz, yoksa, olaylar yazdıkça mı gelişti?
Mike Lancaster: Kitabı yazmaya başladığımda nasıl sonlandıracağımı biliyordum. Bu yüzden hikayeyi geriye doğru yazdım. Serinin ikinci kitabının hikayesi ise birinci kitabı tamamlamaya çalışırken oluştu. İkinci kitabın sonu ise bittiğinde beni bile şaşırttı. Böyle bitireceğimi hiç düşünmemiştim. Şu an üzerinde çalıştığım kitabın ise sonunu ise sanki hem biliyorum hem de bilmiyorum.

Kitap Oburları: En çok günün hangi saatlerinde yazmayı seviyorsunuz?
Mike Lancaster: Ben aslında sürekli yazıyorum (bilgisayar başında olmadığım zamanlarda bile). Üzerinde çalıştığım romanla ilgili o an ne yapıyorsam yapayım sürekli zihnim meşgul oluyor. Yazma açısından kendimi en verimli bulduğum zamanlar ise sabah erken ve gece geç saatler.

Kitap Oburları: Romanınızın herhangi bir bölümünü yazmak için bilgisayar karşısına geçtiğinizde planladığınızın tamamen dışında şeyler yazdığınız oluyor mu? Yazarken kafanızdaki kurgunun değil de yarattığınız karakterlerin romanın ilerleyişini belirlediği zamanlar oluyor mu?
Mike Lancaster: Eğer belirli bir bölümü planlayıp yazmaya başladıysam planımın dışına çıkmamaya özen gösteriyorum. Eğer plan falan yapmamış sadece yazma ihtiyacı hissettiğim için bilgisayar karşısına geçmişsem kendimi olayların akışına bırakıyorum. Karakterlere gelince, planlı da olsanız plansız da olsanız romanın akışında karakterler her zaman kendileri gibi olmak zorunda. Olmadıklarını fark ettiğim tüm zamanlarda bunu düzeltmek için uğraşıyorum. Tek seferde düzeltmeyi başaramazsam veya düzelttiğimi düşündüğüm kısım genel akışa aykırı kaldıysa o kısmı tekrar tekrar yazıyorum, ta ki karakterler davranması gerektiği gibi davranana kadar.

Kitap Oburları: En çok ne tür müzik eşliğinde yazmayı seviyorsunuz?
Mike Lancaster: Yazma sürecimde müzik benim için çok önemli. Ancak müzik zevkim o kadar garip ki sevdiğim şarkıları listelemem size benim biraz deli olduğumu düşündürebilir. Şu an yazarken bana eşlik eden çalma listesinde ise Nine Inch Nails, John Cale,The Bonzo Dog Band, Roger Waters, Kate Bush, Gary Numan, Johnny Cash, Skrillex, Patti Smith, Clint Mansell, Plan B, Alice Cooper, King Crimson,The Cure, David Bowie and Nancy Sinatra’nın şarkıları var. Bundan önceki listem ise Orbital ve Fad Gadget’tan oluşuyordu.

Kitap Oburları: İnsan Sürümü: 0.4’te değişiklik yapmak şansınız olsa değişiklik yapar mıydınız? Neyi değiştirdiniz?
Mike Lancaster: “Sanat asla bitmez veya ter edilmez” diyen Da Vinci miydi? İnsan Sürümü: 0.4’ün başına bu geldi aslında. İlk taslak metinlerim yayınlanan kitaptan yaklaşık 10-15 bin kelime daha uzundu. Hatta bazen filmlerdeki “director’s cut”ta olduğu gibi kendi notlarımla kitap tekrar mı yayınlansa diye düşündüğüm oluyor. Açıkçası kitabın yayınlanmış halinden de son derece memnunum. Yazarken yazarın çok fazla not alması hızını çok düşürüyor. (İşte bu nedenle iyi bir editörünüzün olması çok önemli ve ben Egmont’tan Philippa Donovan editörüm olduğu için çok şanslı bir insanım). Daha yazacak çok kitabım var.

Kitap Oburları: Nerelerde yazmayı tercih ediyorsunuz? Sevdiğiniz belli bir yer var mı?
Mike Lancaster: Noelden önce taşındık. Yeni evimizde yapacak çok iş vardı ve kütüphanemi daha yeni yeni oluşturuyorum. Kütüphanemin biraz dışında küçük şirin, gemilerdeki kamara pencerelerine benzer bir penceresi olan ve hoş bir manzarası olan bir çalışma odam var. Artık en sevdiğim yazım köşem burası olacak. Bu vakte kadar bilgisayarımı şantiyeye benzer bir halde olan evimizin boş bulduğum herhangi bir yerinde kullanıyordum.

Kitap Oburları: Yazarken tıkandığınızda ne yapıyorsunuz?
Mike Lancaster: Bence yazarken tıkanmak yazacaklarınızın üzerinde yeterince düşünmemenin doğal bir sonucu ve bundan kurtulmanın tek yolu da daha derinlemesine düşünmek. Genelde yazarken yaşadığım tıkanma problemini bilinçaltım çözüyor ama onun da başarısız kaldığı durumlarda yazmaya ara verip, başka şeylerle ilgileniyorum (evdeki hayvanlarla ilgileniyorum, yürüyüşe çıkıyorum, sert bir kahve içiyorum, PS3’te oyun oynuyorum) ve tekrar yazmaya başladığımda genelde problemin çözüldüğünü görüyorum. Bunların hiçbiri işe yaramamış ve ben romanda halen ilerliyemiyorsam be kendi kendimi köşeye sıkıştırdığım, romanı da çıkmaza soktuğum anlamına geliyor. Böyle durumlarda da romanda geriye dönüp değişiklik yapıyorum.

Kitap Oburları: Kitap yazmak isteyen okuyucularınız için önerileriniz nelerdir? (Sevgili Güngör, bu soruyu hazırlarken aklımda sen vardın:)
Mike Lancaster: Önerilerim çok basit aslında.
a) Yazın.
Her gün yazın. On dakikalığına bile olsa yazın. En az bir saat yazabilirseniz size daha fazla katkısı olur. Yazmak yerine yapabileceğiniz başka bir şey yok. Önce kısa bir öyküyle başlayın. Onu bitirin. Daha iyisini oluşturduğunuzu düşünene kadar o kısa öyküyü tekrar tekrar yazın. Sonra başka bir tane yazın. Onu da tekrar tekrar yazın. Sonra başka bir öykü. Her seferinde konuyu, tarzınızı, kullandığınız öğeleri ve temayı değiştirin. Yazdığınız her bir öyküyü analiz edin. Deneme-yanılma yöntemini kullanın. Ne olursa olsun yazmaya devam edin.
b) Yazdığınızı düzenleyin (Editing).
 Acımasız olun. Yazdığınızı düzenleme kitap yazma ve yayınlama sürecinin en önemli adımlarından biridir. Düzenlemeleri yapmak kalemle yazdığınız taslağın üzerinden mürekkeple geçmek gibidir. Öyle önemlidir ki sert çizgiler burada yumuşar ve zıtlıklar burada ortaya çıkar; kalemle yaptığınız yanlış darbeler yok olurken, mürekkeple doğruları bulursunuz.
c) Okuyun.
Bunu çok dikkatli bir şekilde yapın. Belirli bir türde yazıyorsanız, bu türde yazan diğer yazarların neler yazdıklarına bakın. Daha önce yapılanları umursamamak size bir şey kazandırmaz. Kötü kitaplardan bile çok şey öğrenebilirsiniz. Tabii ki sadece yazmayı düşündüğünüz türde yazılmış kitaplar okumayın. Neden kendinizi sınırlandırasınız ki? Her şeyi okuyun. Hayatınızı bilgiyle doldurun.

Yukarıda saydıklarım belki bazılarınız için ilgisiz kalacak ama yazar olmak istiyorsanız yazmak zorundasınız. Yazmaya başladıklarınızı bitirmek zorundasınız. Ama herşeyden önemlisi yazmaktan keyif alın. Başka türlü sonuca ulaşamazsınız.

Kitap Oburları: Son olarak, Türk okurlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Mike Lancaster: Umarım Google Translate beni yüz üstü bırakmaz: “Benim cevaplar okumak için zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz, ve ben gerçekten kitap beğeneceğinizi umuyoruz. Ben daha sonra yıl içinde Türkiye'yi ziyaret umuyorum!”

5 comments :

  1. Mike kesinlikle çok sempatik biriymiş <3 Ve verdiği yanıtları öylesine yazmadığı ne kadar belli. Hele son kısma bayıldım!!! :P

    Röportaj için teşekkürler Pınar *-*

    ReplyDelete
  2. Gerçekten çok samimi bir röportaj olmuş :) Kitabın kapağı ve ismi de çok ilgi çekici :)
    Emeğinize sağlık :)

    ReplyDelete
  3. Bu yazarla söyleşi olayı mükemmel bir şey olmuş :) Elinize sağlık, adam da ne kadar sempatik cevaplar vermiş hakikaten ya ehe.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kesinlikle çok içtendi. Ben de söyleşiyi yaparken de çevirirken de acayip keyif aldım :)

      Delete