Kitabın Adı: Havra Sokağı
Yazar: Selin Süar
Sayfa Sayısı: 295
Yayınevi: Dinozor Yayıncılık
Değerlendirmem: %68 - İyi
Ben bu kitabı okurken...: ... Çocukluk yıllarıma gidip geldim, gidip geldim.
NEDEN BU KİTAP?
Ben bu kitabı neredeyse iki sene önce sadece adına bakıp almıştım. Daha doğrusu, adına ve kapağına bakıp almıştım. Çünkü Havra Sokağı benim çocukluğumda da rahmetli babaannemle ayda birkaç kere gittiğim ve ne zaman gitsek aynı kapaktaki gibi hep kalabalık olan bir sokaktı. Sene başında kütüphanede ne var ne yok diye bakınırken kitabı alırken duyduğum heyecanı sürekli kitap alma açgözlülüğümün yendiğini ve kitabı okumadığımı fark ettim. Her ay en az bir Türk yazar okuma planım kapsamında da Selin Süar Şubat ayı yazarım oldu.
KONUSU:
Bu sefer kolaya kaçıp arka kapak yazısını paylaşacağım sizlerle: "Uzun zaman boyunca geçmişinden kaçarak yaşayan ve onunla hesaplaşmak için yıllar sonra ilk gençlik yıllarını geçirdiği şehre; İzmir'e geri dönen Serdar, şehrin en işlek ticaret merkezlerinden biri olan Konak Kemeraltı'nda bir ev kiralar. Havra Sokağı'nda bulunan evin anahtarını sinagog restorasyonuyla uğraşan Moiz'den alan Serdar, yeni taşındığı evin asıl sahibinin gelecek kuşaklara bir sandık bıraktığını öğrenir. Evin ilk sahibi olan Yasef Usta, sandığın içine bıraktığı şiirlerle evin her bölmesine gizlediği mektuplarında Yunan ordusunun işgalini, Anadolu halkının çektiği zorlukları, âşık olduğu Müslüman kadını ve hayatın getirdiklerini okuyanlara anı olarak bırakmıştır. O yılların tanıklıklarında Yasef Usta ile Ayşe'nin gizli aşkları gözümüzde canlanırken, Moiz'in kardeşi Yosi ile Ahram'ın 'inanç' engeline takılan aşkı da günümüz koşullarında yeşerecektir."
DEĞERLENDİRMEM:
Havra Sokağı benim için çok özel bir kitaptı. Beni o kadar çok defa çocukluğumun o kadar farklı anılarına götürdü ki bu kitap kütüphanemin ayrılmaz bir parçası olacak. Tabii ki benim için özel olmasının nedeni kütüphanede bahsi geçen bir çok yere defalarca gitmiş olmam. Ben küçükken annem babam çalıştığı için bana rahmetli babaannem bakmıştı. Babaannem de genelde balık, ara sıra da meyve sebze almak için götürürdü beni de Havra Sokağı'na. İzmir'in sıcak yazında o zamanlar oraya gitmek her zaman keyifli olmazdı ama bu kitabı okurken gülümseyerek ve özlemle hatırladım o çocukluk günlerimi. Buradan Selin Süar'a kucak dolusu sevgiler gönderiyorum.
İzmir'in Yahudi, Müslüman, Rum ve Ermeni kökenli yerlilerinin bir arada yaşadığı "Gavur İzmir" olarak tabir edilen "Eski İzmir" dediğimiz bölümünde yetiştiğim için,
Ortaokulda benim sınıfımda da müslüman olmadığı için din derslerine katılmayan ve o zamanlar bunu hiç yadırgamadığımız, hatta daha az derse giriyor diye kıskandığımız arkadaşlarımız olduğu için (Kulaklarınız çınlasın Viki ve Isaac),
Babamın iş arkadaşı Nicola Amca ve ailesini tebessümle hatırladığım için,
bu kitapta verilmek istenen mesajları ben çok güzel aldım. Çocukluğum kültürel anlamda bu kadar renkli geçmeseydi de aynı tadı alabilir miydim, emin değilim.
Kitabı okumaya başlayınca gördüm ki ne Vikitap'ta ne de Goodreads'de olmayan bir kitap. Kitabı bitirince de her zaman ki gibi kitap hakkında kim ne yazmış diye araştırdım google'da ve sadece bu yoruma denk geldim. O yüzden bir türlü karar veremedim İzmirle bir geçmişi olmayanlar bu kitabı sever mi? Belki aranızdan biri alır, okur, yorumlar ve sonucu paylaşır benimle.
Feb 11, 2013
Subscribe to:
Post Comments
(
Atom
)
No comments :
Post a Comment