Yazar: Jean-Christophe Grangé
Sayfa Sayısı: 459
Değerlendirmem: 4/5
Ben bu kitabı okurken…: … Bir sürü insan bu vakte kadar Grangé kitabı okumamış olmama çok şaşırdı.NEDEN BU KİTAP?
Şubat ayında sevgili eşim bana kindle hediye ettikten sonra ilk hevesle edindiğim e-kitaplardan biriydi bu kitap. Etrafımdan da epey eleştiri alıyordum bu kadar kitap okuyup da hiç Grangé kitabı okumadığım için. Bu vesileyle okudum gitti.
KONUSU:
35 yaşında ve yalnız bir hayat süren Jeanne Korowa, yalnızlığına son vermek adına gizlice dinlediği bir psikiyatri seansı sırasında Paris’te işlenen korkunç seri cinayetlerden sorumlu kişiyi keşfetmiştir. Ama elinde bunu kanıtlayacak hiçbir delil bulunmamaktadır. Kendi yalnızlığına da çare olacağını medet umarak katilin peşine düşer. Bu iz sürme yolculuğu Paris’ten başlayıp çeşitli Latin Amerika ülkelerine uzanır.Gözlemlediğim kadarıyla Grangé romanları uzunca bir süredir kısa zamanda Türkçe’ye çevrilip pek çok Türk okur tarafından seve seve bir solukta okunan romanlardan. Ben de gerilim-macera tipi romanları ara ara okurum ama Grangé’dan nedense hiç okumamıştım bu vakte kadar. Bundan birkaç yıl sonra da Tess Gerritsen romanları için aynı şeyi söyleceğim büyük ihtimalle. Çevremden gözlemlediğim ve internetteki kitap siteleri ve bloglardan izlediğim kadarıyla bu ara herkes Tess’in romanlarını okuyor bu ara.
Neyse biz Ölü Ruhlar Ormanı’na geri dönelim. Kitabın kapağını beğenmemekle birlikte konusu ilgimi çekti. “Seri katil”, “otizm” ve “Latin Amerika” başlıkları bir arada ilgimi çekiyor zaten. Bir de bunlar zenginleştirilmiş bir içerikle birlikte sunulduğundan iyice hoşuma gitti. İnternette yaptığım küçük araştırmada gördüm ki Grangé-severler ilk kez Grangé romanı okuyacak olanlara bu kitabı kesinlikle önermiyor. Çünkü genel anlamda bu roman başarılı bulunmamış. Vallahi olan oldu, ben okudum artık ama severek okudum. Temposu yüksek bir romandı. Doğruluğunu kontrol etmedim ama aralara serpiştirilmiş genel kültür geliştirici bilgiler çok hoşuma gitti. Hani bunu bile sevdiysem, gerçek Grangé-severlerin beğendiği diğer kitapları da severim gibi geliyor bana. Bu konuda da tavsiyelerinizi dikkate alırım: Bir sonraki Grangé romanım hangisi olmalı?
Dönem dönem aradığım kitapların Türkçe’ye çevrilmediğini görünce veya seneler öncelikle çevrilip tek baskı yaptığını görünce üzülüyorum. Farkında mısınız bilemiyorum ama tersi bir durum da söz konusu. Pek çok Avrupalı ve Latin Amerikalı yazarın kitabı İngilizce’ye çevrilmeden Türkçe’ye çevriliyor. Goodreads aracılığıyla böyle durumları okuyunca da ülkemiz adına ayrı bir mutlu oluyorum. İnsanlar İngilizceye çevrilmediği için okuyamadıkları yazarlardan bahsediyorlar. Örneğin Nobel ödüllü yazar Mario Vargas Llosa’nın bir sürü kitabı daha yazar Nobel edebiyat ödülünü almadan önce Can Yayınları’ndan çıkmıştı. Jean-Christophe Grangé kitapları özelinde de Doğan Kitap’a teşekkürü borç bilirim.
Benim geçen yaz okuduğum bir kitapdı.Nedense Grange'ın diğer kitaplarında aldığım hazzı bu kitapta pek bulamadım.Şeytan Yemini ve Siyah Kan'ı mutlaka okumanızı tavsiye ederim...
ReplyDeletebenim de okunacak kitaplarım arasında. kızıl nehirler i okumuştum bu yazarın çok beğenmiştim ama genelde leyleklerin uçuşunu tavsiye ediyorlar başlangıç için
ReplyDeleteKızıl Nehirler'in filmi de var galiba. Galiba bir sonraki okuyacağım kitap o olacak.
Deleteokumadığım iki kitabından biri yazarın... kızıl nehirler beni en çok etkileyen romanı.. taş meclisini beğenmemiştim hiç.. bakalım bu kitabı okuyunca ne hissedeceğim..
ReplyDeleteBen de o kadar kitap arasında okumadığınızı tutturmuşum. Ben de Kızıl Nehirler'i okumayı planlıyorum bir daha ki sefere.
Deleteşeytan yeminin yazarı aynı mıydı ya, o kadar ki polisiye gerilimlerden hoşlanıyorum :)şeytn yeminini yıllar önce okumuştum beğendim ama tarzım değil.
ReplyDelete